Gelip geçen şu fani hayatta insan kendisi için güzel şeyler yapmaya çalışmalı ve kimseye muhtaç olmadan yaşama yollarının inceliklerini, daha da iyi öğrenerek yaşamdan haz veya tat almaya çalışmalıdır. Dünyaya baktığında bir insan; kendi kendinin patronu olmanın bir çok değişik yol ve yöntemi önünde sere serpe durmakta olup; bu güzelim yol ve yöntemleri, kendine uygun hale getirerek almaya çalışmalı ve hayatını daha da müreffeh bir şekle dönüştürmelidir. Hayatını her zaman başarı forma tında tutmalıdır. Şüphesiz ki başarı öyle o kadar da kolay kazanılan veya yutulabilen bir lokma değildir. Öyleyse başarılı olmak ve hayatta daha emin adımlarla yürüyebilmek için, her daim kendini geliştirme yol, yöntemlerini çok iyi öğrenerek hayatına satır satır, ilmek ilmek çok sıkı uygulamaya çalışmalıdır…
Şu yalan dünyada işte geldik bir şekilde gidiyoruz. Madem ki geldik o zaman yaşamakta olduğumuz güzelim cennet mekana hoş bir seda bırakarak gitmek çok vefakar bir meziyet olacaktır. Dünyanın içinde türlü türlü değişik vakıalar vuku bulurken, bu hal karşısında körebe oynamak veya bunları görmezlikten gelmek çok yadırganacak bir durumdur. Böylesine vahim tabloları ortadan kaldırma yollarından biri ve en önemlisi olan İnsan Mühendisliğini çok ama çok iyi bilmek veya anlamak için çok uğraş vermek gerekir. Eğer gerçekten de bir insan tam manasıyla insan mühendisliğini öğrenme başarısı göstererirse, o zaman yaşamında karşılaşabileceği her türlü olumlu veya olumsuz konuların yüzde 80’inde sorun yaşamaz.
Burada özellikle üzerinde durulması gereken en önemli noktalardan biri de insanın kendini, bedenini veya vücudunu çok iyi anlamalı ve her zaman kendi kendinin doktoru olma yolunda çok önemli adımlar atmalıdır. Şayet bir insan öncelikle kendini anlamayı başardığı takdirde, o zaman hayat yolunda çok önemli mesafeler katetmiş olacaktır. Kendi kendine yetinmeyi bilen bir insan; hiç bir zaman kimseye muhtaç olmaz. Aslan gibi kendi işini kendi görerek, yaptığı veya kazandığı her güzel neticede çok büyük bir mutluluk duyacaktır. Hayat zaten öyle değilmidir. Yaptığın veya yapacağın her iş ve eylemden tad almak. Şüphesiz ki insan o tadı bir alabilirse daha başka ne isteyebilir ki ?
Hayatta ne olursa olsun her zaman kendi kendinin patronu olmaya çalışmalı, kimseye ama hiç kimseye muhtaç olmadan hür şekilde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdürmelidir. Yaşamın tüm güzelliklerini görerek, hissederek, sağlıcakla kalmaya gayret etmeli ve hayatın sunmuş olduğu her nimeti, her fırsatı, her şansı ve karşısına çıkan çok büyük avantajları çok ama çok iyi değerlendirmelidir. İnsanın ne olursa olsun etrafına şöyle bir dönüp bakması, onun ne kadar büyük bir velinimet deryası içinde yüzdüğünü görmesiyle sonuçlanacaktır. O nedenledir ki illa gidip birilerin yanında iş bulup çalışmaya uğraşmaktansa, az olsun öz olsun diyerek kendi işinle uğraşmak ona zaman ayırmak ve onu maksimum seviyeye getirmek her zaman daha iyi olacaktır. Çünkü her zaman denir ya; elin ekmeği kanla yuğrulmuştur diye. O sebepledir ki; elin çiftliğinde veya işinde horoz olacağına, kendi çöplüğünde tavuk olmak daha nefis olacaktır. Gerçekten de günümüz toplumunda maalesef ki modern kölelik hasıl olmuş gittikçe de çok yaygın bir vaziyet almaktadır. Peki neden modern kölelik diye bir soruyla karşılaşıldığında cevabı veya izahı çok basittir. Örneğin; insan bir iş yerinde veya şirkette çalışılıyorsa sabah 8:00 onun işe başlama saati ve akşam 17:00 işin veya mesainin bitişidir. Tabii bazı yerlerde bu mesai saati kavramı biraz değişiklik gösterebilir. Ama ne olursa olsun sonuç fark etmez Sürekli çalıştığı yerin formatına uymalıdır. O zaman ne olur; kendinden yani özgürlüğünden veya bir çok şeyden ödün vermiş olur. Çünkü istediğin yere istediğin zaman üstünden veya patronundan izin almadan kendi özgür iradenle maalesef ki gitme ihtimalin % 0 dır. Özgürlüğünden veya kendinden ödün vermek istemiyorsan işte bu noktada yapılması gerekli olan hareket bellidir; kendi işini kurup kendi kendinin patronu olmak, insana her türlü özgürlüğü, dinamizmi ve daha bir çok maddi ve manevi mertebeyi ve değerleri kazandıracaktır. Bu noktada insan; sadece ayağını yorganına göre uzatmayı çok iyi bilecek ve attığı adımların farkında olarak hayat yolunu tamamlamaya çalışacaktır.
Dünya üzerinde yaşayan bütün insanoğluna gerçekten çok büyük imkan, selahiyet ve bir sürü olanaklar sunulmuş, bu imkanların değerlendirilmesi de onların eline bırakılmıştır. Gerçekten de düşünen ve idrak eden her insan için bu nimetlerde çok büyük ibretler vardır. Sonuçta hayat tecrübelerle sabit olduğundan, her olaydan, her bir sorundan çok önemli dersler çıkarmalıdır. Eğer insan tarihin tekrar tekrar tekerrür etmesini istemiyorsa, geçmişini, gelenek, görenek ve anenelerini çok iyi öğrenmelidir. Onlardan kendine çok önemli örnekler, dersler almalı ve maalesef düşülmüş olan sıkıntılara bir daha kesinlikle ama kesinlikle düşülmemelidir.İşte bu hal içinde olan bir insan veya toplum her zaman her yönüyle çok ama çok başarılı bir seviyeye yükselir. Öyle güçlü bir hale gelir ki artık onların önünde hiç bir kimse duramaz hale gelir.
İnsan hayatının kadrini, kıymetini her zaman çok iyi bilmeli ve kesinlikle kendi kendinin patronu olma yolunda hiç vakit kaybetmeden ne yapması gerekiyorsa son sürat harekete geçmelidir. Çünkü duracak zaman maalesef yok…
Haydi patron olmaya ve Dünyayı tamamen keşfetmeye…
Kadir DEVECİ
Benimle iletişime geçmeniz için e- mail adresim:kadirdeveci78@gmail.com
Daha çok makale okumak için; devec1978.blogspot.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kabugundan cikipta cesaret ederek kendi isini kurma konusunda cok korkan olan cok insanimiz var kendi cevremde bile bu insanlara sahit oldum. Iscilik yapar kendi isimin patronu olsam diye isyanda bulunur. Aslinda bilgi ve tecrubesi vardir yapacagi sadece cesarey edip girisimcilige adim atmaktir ama korkar korku olunca isci kalmaya devam eder yani hep bir adim ikinci bir adim yok