Yeterli cinsel uyaran olmasına rağmen kadında cinsel arzu duymaması durumu, diğer adıyla frijidite, halk arasında ise; cinsel soğukluk yani “buz gibi kadın” diye tabir edilen cinsel bir hastalıktır. Cinsel birleşmenin en doruk noktası olan “orgazm olmak” bir yana, zevk bile almayan hatta cinsel birliktelikten nefret eden ve tiksintiye kadar giden bir süreci içine alarak çiftlerin hayatını zindana çeviren büyük bir sorundur cinsel isteksizlik.
Maslow’ un teorisinde fizyolojik gereksinimler olarak tanımladığı; nefes almak, su içmek, uyumak, beslenmek gibi olmazsa olmazlar arasında cinsellikte vardır. Nasıl ki, yemek yeme problemi yaşadığımızda bir sorun var diye çözüm arayıp her türlü çareye başvuruyorsak, cinsel ilgi ve istek yokluğu da bir sorundur ve çözümü şarttır.
Ama nedense yemek-içmek gibi doğal bir dürtü olan cinsellik bizim toplumumuzda ayıp günah diye bastırılıyor.
Normalde kadın ve erkeğin aynı ölçüde cinsel istek duymaları gerektiği halde yetiştirilme koşulları, toplumun baskısı, ailevi özellikler gibi birçok nedenle kadının cinsel duyguları daha çok darbe alıyor. Ve maalesef ki, adın hem mağdur hem de suçlu kişi oluyor. Cinsel soğukluk yaşayan kadının cinsel düşünceleri davranışlarına yansıyarak gittikçe artan huzursuzluklara ve ailevi sorunlara neden oluyor. Erkeklere göre kadınlarda daha sık görülen cinsel soğukluğun nedenlerinden biri kız ve erkek çocuklar arasında yaptığımız ayrımcılıktır bence. Erkek çocuğunun ifade ettiği cinsel duyguları alkışlanırken, kız çocuğunun cinsel duyguları engellenmiştir. Erkek çocuğunun ilk aşkı tören havası içinde kutlanırken, kız çocuğunun ima etmesi bile yasaklanmıştır.
Velhasıl zordur kadın olmak… Sadece ona biçilen namus elbisesini giyerek korumakla görevli bir namusu vardır kadının. Ciddi olmak zorundadır kadın, soğuk olmak zorundadır nedense? Biraz fazla gülse adı “hafif kadın” duygularını gizlediğinde ise “ soğuk kadındır” adı. Cinsel isteği ölçebilen bir alet olmadığı için bu isteğin ne kadarının normal olduğunu söylemek oldukça zordur fakat bizi ilgilendiren kısmı bu isteksizliğin sürekli olması ve karşımıza sorun olarak çıkmasıdır. Çünkü kadının da hakkıdır zevk almak, kadınlığını yaşamak.
Bizim gibi cinselliğe kapalı yetiştirilen toplumlarda evlikten önce ve evliliğin ilk günlerinde kadının cinsel arzu duymaması çok normal karşılanmalıdır. Kadını da cinsel birlikteliğe katmak isteyen erkeğin bilmesi gereken bir gerçek vardır ki; bu biraz zaman alacaktır. Kadının cinsel ilişkiden zevk alması, öğrenmesi ve bilmesi için çok kereler bu birlikteliği yaşaması şarttır. Kadınla birlikte zevk almak isteyen erkek ise; her şeyden önce eşine zevk verip vermediğini sorgulamak durumundadır. Sevgi anlamaksa eşini anlamalı ve gereken hassasiyeti göstermelidir.
Huzurlu – mutlu bir aile için, sağlıklı ve psikolojisi düzgün nesiller için bu tür problemlerin zamanında tespit edilip özel terapilerin uygulanması çok faydalı olacak ve pek çok problemi ortadan kaldıracaktır. Cinsel istek bozukluklarında bir jinekologun muayenesi ön koşuldur diyorum. Muayene sırasında kadının cinsel zevk almasını etkileyecek fiziksel nedenler araştırılır. (vaginit, bazı enfeksiyonlar gibi..) Bu gibi fizyolojik rahatsızlıklar jinekolojik muayeneyle elendikten sonra, cinsel isteksizlik probleminin psikolojik olduğu düşünülen hastalara cinsel terapi uygulayarak yanlış bilgiler düzeltilip, eksikler yerine konarak kişiye cinsellikle ilgili “farklı bir bakış açısı” kazandırılır. Problemin çözümünde erkek eşin yardımı, rahatlama teknikleri ve gevşeme egzersizleri, nefes terapisi son derece önemlidir…
TAVSİYELER
Cinsel isteksizlik yaşayan kadınların bu sıkıntısından kurtulması için hazırlanan bu linkteki VAJINISMUSA ÇÖZÜM e-kitabı size rehber olacaktır.