Evlilik canlı bir müessesedir. Evliliği canlandırmanın yolları vardır, bilinmelidir. Tıpkı bir çiçek gibi ilgi, sevgi ve özene ihtiyaç duyar. Çünkü evlilikleri yaratan da yaşatan da insanın ta kendisidir. İnsan faktörünün olduğu yerde özen, saygı, sevgi de olmalıdır. Eğer bireyler evlilik sürecinde bencil bir tavır içine girer ve kendi benlik duyguları yönünde duygu, düşünce ve davranışlarını geliştirirlerse o vakit evlilikler çift kişilik birer uyum birlikteliği olmaktan çıkarlar…
Evlilikte Sorunlar
Eşinizi ne denli tanıyor, sevgisine ne denli güveniyor olursanız olun evliliklerin bir gün bitebileceği gerçeğinden kendinizi soyutlamayın. Aynı nedenlerle yaşanan tartışmalar, karşındakinin duygu ve düşüncelerini hiçe sayan tavırlar, vukuu bulan olayın özü kavranmak yerine karşılıklı suçlamalar ile geliştirilen diyaloglar, saygısızlık, sevgisizlik ve sadakatsizlik evliliğin sonunu hazırlar. Öfke ile sarf edilen sözcükler zaman zaman telafisi zor yaralanmalara sebebiyet verir. Evliliklerin başarısı için öfke kontrolünün öğrenilmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi önemlidir.
Evlilikte Çocuk Sonrası Sorunlar
Evliliklerde sonu hazırlayan bir diğer davranış ise evlilik birliği içinde yer alan ailenin üçüncü bireyi çocuklara karşı ebeveynlerin ortak ağız birliğine varamayışıdır. Kadın yaradılışından gelen özelliklerle çocuğun eğitimi noktasında doğru kararlar alınmasını sağlamaya çalışırken erkek genellikle çocuğundan ayrı geçirdiği zamanları kısa anlarla telafi etmeyi seçer. Bu noktada çocuk ile yoğun iletişim halinde bulunan kadın, erkek tarafından zorlanan limit aşımlarında tepki gösterir. Eğer aile birliği birtakım güzel temeller üzerine inşa edilmiş ise erkek bu tepkiyi görür ve kadının yanında var olmayı tercih eder. Eğer evlilik birliği doğru iletişim ve güven üzerine kurulu değil ise erkek çocuktan yana tavrını koyar ve bu durum kadının mevcut evliliğini sorgulamasına neden olur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki evlilik birliği içinde çocuğun aileye katılması ile ortak diyalog kurmayı başaramayan bireylerin evlilikleri, yüksek oranda boşanma ile nihayetleniyor.
Çocuklar birer yetişkin olana kadar ebeveyn kabul edilen kişilerin doğru yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar. Bu noktada da hatalı ya da saygısız bir tavır içine girdiklerinde uyarılmaları ve doğru noktada yönlendirilmeleri gerekir. Böylesi durumlarda ebeveynlerin durumu taraf oluşturmaktan yana kullanmamaları gereklidir. Eğer ebeveynler bu ve benzeri gelişmelerde çocuktan yana taraf olmayı seçerler ise çocuk da bu ve benzeri durumları silah olarak kullanmayı öğrenir.
Davranışların Sürekliliği Yani İstikrarı Önemlidir
Olası gelişmeler ardından çocuktan taraf olmayı tercih eden ebeveyn eşini yolda yalnız bırakmış demektir. Bu durum eşler arası huzursuzluğun yaşanmasına da neden olacaktır. Huzursuzlukların ardından çocuk ile taraf olan aile büyüğünün halen çocuğun yanında mevcudiyeti sürdürmesi, alışılageldik tempodan farklı davranması çocuğun kısa süreli bir zafer kazandığı fikrine sahip olmasını sağlar. Böylece çocuk ebeveynlerden birinin ilgisine ihtiyaç duyduğunda benzer bir tartışma platformu yaratacak ve istediği kişiyi yanına çekmeyi bir davranış modeli olarak benimsemeye başlar.
Bu ve benzeri durumlar gerçekleştiğinde ödüllendirilen bir taraf olmamalıdır. Böylece hem çocuk hem de ebeveynler yaşanan bir tatsızlığın çözüm aranan bir sorun olduğunun farkına varırlar. Yaşanan tartışmalar sonrası ya da çocuğun bir konuda uyarılmasının ardından hem baba hem de annenin çocuğun davranışa gösterdikleri tepkiyi sürdürmeleri önemlidir. Eğer çocuk bir konuda azar işittikten sonra bir aile bireyine sığınmayı tercih ediyor ve duygusal noktada kendini bireylerden birine bağlamayı seçiyor ise ortada ciddi bir sorun var demektir. Çocuk bu noktada gözyaşlarını silah olarak kullanmayı tercih etmiş ve duygu boşluğundan fayda sağlayarak doğru eğitimi algılamak yerine anlık ve geçici çözüm ile kızgınlık anını bertaraf etmeye çalışmıştır. Bu ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlar açabileceği için uzman birinden yardım alınması önemlidir. Ortak dil kurmada zorlanan aile bireylerinin de katılımı ile bir pedagog, çocuk psikiyatri uzmanı, aile hekimi gibi danışmanlara gidilmeli ve durumlar karşısında ortak tutum sağlanması yönünde mücadele edilmelidir.
Aman Çocuklar Duymasın!
Ebeveynler her koşulda kendilerine yanlış dahi gelse sorun olarak görünen bir meseleyi çocuğun yanında tartışmamaya özen göstermelidirler. Tartışmalar esnasında karşılıklı sarf edilecek kelimeler ebeveynlerin çocuk üzerindeki mutlak olması gerekli otoriteleri için birer tehlikedir. Eğer tarafların birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygı tam ise o zaman olayı o noktada gerçekleştiği şekli ile kabul etmeleri, sarf edilen uyarıyı kulak ardı etmemeleri ve birlikteliklerinin güvene dayalı varoluşu içinde kabul etmeleri gereklidir.
Çocuklar tartışmalardan kötü etkilenirler. Sevdikleri varlıkları kaybedecekleri hissine kapılırlar. Kimi zaman bu ve benzeri durumlarda çocuk ebeveynlerden biri seçer ve onun yanında yer almaya çalışır. Bu da ebeveynlerin gerilen sinirlerine son noktayı koyacak ölümcül darbedir. Çocukları ikilemde bırakmamak ve onları gereksiz sınavlardan geçirmemek için tartışmaların çocukların yanında yapılmamasına diğer bir deyişle tartıştığınızı çocukların duymamasına dikkat edin.